25 Kasım 2022 Cuma
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) TL’ye dönüşümde geride kalan bankaların maliyetlerini yükselten bir karar alırken, piyasa uzmanları bu kararın mevduat faizlerinde artışa yol açabileceğini belirtti.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) liralaşma stratejisi çerçevesindeki hamlelerine devam ederken, son hamlenin mevduat faizleri üzerinde yukarı yönlü etkide bulunması bekleniyor.
TCMB’den bankalara gönderilen ve Bloomberg HT tarafından görülen belgeye göre TL mevduat/katılım payı oranı yüzde 50’nin düşük olan bankaların zorunlu karşılıklarına yüzde 8 komisyon uygulanacak. Yeni oranlar 23 Aralık hesaplama tarihinden itibaren geçerli olacak.
Yeni düzenleme bankacılık sektörü için ne anlama geliyor? Piyasanın ilk tepkileri ne yönde oldu? Bu uygulamanın devamının gelmesi bekleniyor mu?
Uzmanlar söz konusu düzenlemenin etkilerini Bloomberg HT’de değerlendirdi.
“Mevduatta faizler yukarı çıkabilir”
Komisyon düzenlemesinin ilk adımı Eylül ayında gelmişti ve oran yüzde 3 olarak belirlenmişti. Birçok banka gaza bastığı TL mevduatında sahaya ekstradan primler önererek payı artırmaya çalıştı. Bunun üzerine bankaların çoğu kendini komisyon gerektiren yüzde 50 seviyesinin üzerine atmayı başardı.
Yeni düzenleme ile çıta daha yüksek bir yere konmuş oldu.
TL payı yüzde 50 ile 60 arasında olan bankaların zorunlu karşılıklarından yüzde 3 komisyon alınacak. TL mevduat oranı yüzde 60’ın üzerinde olan bankalara ise herhangi bir komisyon uygulanmayacak.
TFG İstanbul Menkul Değerler Genel Müdürü Mete Yüksel, önümüzdeki dönemde TCMB, TL vadeli mevduata sınırlama getirmezse faizlerin daha da arttığı görülebilir yorumunu yaptı. Yüksel, şöyle konuştu:
“Ekstra komisyon sektördeki büyük bankaların son bir yıllık kârlarının yüzde 8’ine ve özsermayelerin yüzde 2’sine denk geliyor. Bu, bizim için değerleme tarafında anlamlı. Bunun olumsuz etkisi bankacılık sektörü üzerinde yüzde 2 seviyesindeyse, değerleme etkisinin de yüzde 2 olması beklenebilir. Bankalar ilk dönemde buradan bir darbe yiyebilir; fakat sonrasında sınır üzerine çıkıp bu etkileri azaltacaklardır”
“Bankaların kendini yeniden konumlandırmasına yol açacak”
Gedik Yatırım, Yatırım Danışmanlığı Müdürü Üzeyir Doğan, “İlk etaptaki yüzde 50 sınırı bankalar tarafından büyük oranda aşıldıktan sonra TL mevduat faizlerinde yüzde 25-30 aralığını görmeye başladık. Bu, mudilerin paralarını TL mevduata taşımasındaki en etkili unsurlardan biri oldu. Önümüzdeki dönem de piyasaya Döviz likiditesi sağlama, TL’ye talebi artırma gibi bir sonuç doğuruyor olacak” dedi.
Bu uygulamaların piyasayı destekleyen ve dengeleyen unsurlar olduğunu söyleyen Doğan, yatırımcının TL’ye normal şartlarda da tercih edilebilir bir beklenti ve getirisi olduğu kanaatiyle yönelmesi ve fiyatların buna göre oluşmasının çok daha iyi bir uygulama olacağını belirtti.
“Biz, politika aracı olarak bu makroihtiyati tedbirleri, yan yolları kullanmaya devam edeceğiz. Önümüzdeki dönemde anlaması zor veya kolay bu tarz uygulamaların gelmeyi sürdürdüğünü göreceğiz.”
“Bankacılıkta bundan sonra riskleri konuşacağız”
Bankalar faaliyetlerini devam ettirebilmek için, referans faiz oranlarını dikkate alamayacak ve daha yüksek faizli kredi sağlayacak. Bunun sonunda da stoklarında çokça düşük faizli bono bulunduruyor olacaklar.
“Şu ana kadar faizlerdeki hareketin banka finansalları tarafında olumlu etkilerini gördük ama artık faizlerde aşağı yönlü gidecek yer kalmadı”, diyen Üzeyir Doğan, olası bir şok veya yukarı yönlü harekette bankaların ciddi zarar edeceği vurguladı.
“Bankacılık sektörü için oldukça olumsuz bir haber”
Tacirler Yatırım Araştırma Yönetmeni Kadirhan Öztürk, net konuşmak zor olsa da sektörde olumsuz bir etki görmeyi beklediğini söyledi. Bankacılıkta çok ciddi bir geri çekilme beklemediğini belirten Öztürk, “Bankalara ilişkin soru işaretlerine bir yenisi eklendiği açık” yorumunda bulundu.
“Beklenmedik değil, devamı da gelebilir”
Finansal Danışman Serhan Gök, uygulamayı bankacılık sektörünü yönetmek, Türk lirasına ağırlık vermeye ve bankaları biraz zorlamaya yönelik atılan bir adım olarak değerlendirdi.
Gök, bankacılık sektörünün dinamiklerinin ve kârlılığının olumsuz etkileneceğini; fakat bu gelişmenin tek başına güncel satışları haklı çıkarmayacağını belirtti.
25 Kasım 2022 Cuma
Küresel tahvillerde en kötünün arkada kaldığını belirten Wall Street bankası JPMorgan, gelecek yıl yaklaşık 1 trilyon dolarlık arz-talep farkının tahvil getirilerini aşağı düşüreceğini öngördü.
JPMorgan tarafından yayımlanan notta küresel tahvil arzında, talebe göre daha sert düşüş beklendiği belirtildi. Beklentilere göre gelecek yıl küresel tahvil arzı 1,6 trilyon dolar azalacak.
Stratejistler buna karşılık talepte 700 milyon dolarlık azalma bekliyor. Bloomberg Küresel Global Tahvil Endeksi bu yıl yüzde 16 düşerek en az 1990’dan bu yana ilk kez iki sene üst üste kayıp yaşamaya hazırlanıyor.
Kasım ayında ise tahviller getiri arayışı ve daha yavaş Fed faiz artışı sinyalleriyle hayat belirtisi göstermiş, global tahvil endeksi yüzde 5 yükselmişti.
JPMorgan stratejistleri beklenmedik bir yılın ardından 2023’de tahvil arz-talep dengesinde iyileşme beklediklerini, enflasyondaki düşüşün tahvil getirilerindeki düşüşe katkıda bulunacağını belirtti.
25 Kasım 2022 Cuma
Avrupa Birliği diplomatlarının Rus petrolü için tavan fiyat uygulaması hakkında tartışmaları sürerken gündeme gelen 65-70 dolarlık fiyat tavanının mevcut Ural petrolü için uygulanan 52 dolarlık fiyatın oldukça üstünde olması tartışmalara neden oluyor.
Avrupa Birliği diplomatları, Rus petrolünün tavan fiyatı üzerinde pazarlık ederken, tartıştıkları fiyat seviyesinin, Rusya’nın gösterge petrol fiyatının şu anda işlem gördüğü seviyenin oldukça üstünde olduğu görülüyor.
Avrupa Birliği diplomatları arasında bu hafta Rus petrolü için varil başına 65-70 dolarlık fiyat tavanı gündeme gelmişti. Uygulandığında, sınırın ABD’nin öncülük ettiği bir süreçte tüm G-7 ülkeleri tarafından benimsenmesi bekleniyor.
Ancak, enerji alanında verileri derleyen Argus Media Ltd. tarafından sağlanan verilere göre, bu aralıktaki herhangi bir şey, Rusya’nın gösterge petrol tipi olan Ural sınıfının mevcut fiyatının çok üzerinde olacağı belirtiliyor.
Mevcut fiyat iki Batı terminalinde 52 dolar
Firmanın verilerine göre, Ural petrol fiyatları Perşembe günü ülkenin iki önemli Batı ihracat terminalinde varil başına yaklaşık 52 dolara kadar geriledi.
Üst sınırdan fazlasını ödeyen herhangi bir alıcının Yunanistan başta olmak üzere Avrupa’da faaliyet gösteren petrol tankerlerine erişimine veya petrol sızıntısı gibi risklere karşı endüstriyel standardı sigortaya erişimine izin verilmeyecek.
Üst sınırın 65-70 dolar aralığında olması kararlaştırılırsa, Rusya ve müşterileri şu anda aldıklarından daha yüksek fiyatlardan satış gerçekleştirecek ve gerekli araçlara erişilebilirliği güvence altına almış olacaklar.
Mevcut durumda bu olanakların sağlanmaması taşımacılık konusunda bir belirsizlik yaratırken bazı alıcılar için ise caydırıcı bir potansiyele sahip. AB 5 Aralık’tan itibaren neredeyse tüm deniz yoluyla ithalatı yasaklayacak.
Birlik, üst sınır konusunda uzun süredir devam eden görüşmeleri sürdürüyor. Polonya gibi bazı üyeler, 65 doların Moskova için çok yumuşak olduğunu düşünürken, dünyanın en çok petrol tankeri sahibi ülkesi olan Yunanistan gibi üyeler ise 70 doların altına inmek istemiyor.
Öte yandan böylesi bir üst sınırın Moskova için tam bir galibiyet olmayabileceği değerlendiriliyor. Petrol fiyatlarının düşebileceği gibi yükselebileceğini de belirten uzmanlar fiyat sınırının piyasanın yerleşik bir parçası haline gelmesi halinde, Rusya’nın gelecekteki rallileri kaçırabileceği kaydediliyor.
Rusya petrol fiyatlarıyla ilgili savaştan dolayı fiyatların eskisi kadar şeffaf olmaması nedeniyle önemli bir belirsizlik olduğu belirtilirken S&P Global’in bir parçası olan ve fiyatları yayımlayan Platts da Perşembe günü Rusya’nın Primorsk limanındaki Ural petrolünün fiyatını yaklaşık 52 dolar olarak belirledi.