28 Ağustos 2023 Pazartesi
ABD Ticaret Bakanı Gina Raimondo, Çin’de iş yapan Amerikan şirketlerinin iki ülke arasında artan jeostratejik rekabet ve siyasi gerilimler nedeniyle yatırım ortamına dair endişelerinin çoğaldığı bir dönemde Çin’e ziyaret gerçekleştirecek.
Dört günlük ziyaret için bugün Çin’e ulaşması beklenen Bakan Raimondo, Şanghay ve başkent Pekin’de temaslarda bulunacak.
Şanghay’da Çin Komünist Partisi (ÇKP) Şanghay Sekreteri Çın Cining ile bu kentteki Amerikan Ticaret Odası (AmCham) temsilcileriyle bir araya gelecek olan Raimondo’nun, Pekin’de mevkidaşı Vang Vıntao ve diğer yetkililerle görüşmesi bekleniyor.
ABD’li Bakan’ın ziyareti, Çin’de iş yapan Amerikalı yatırımcıların iki ülke arasında başta teknoloji alanında olmak üzere ekonomik rekabetin ve küresel jeopolitik gerilimlerinin arttığı döneme denk geliyor.
İş dünyası, siyasi gerilimlerden endişeli
Çin’in ticaret ve finans merkezi Şanghay’da 1000’den fazla kayıtlı üyesi bulunan AmCham’in mart ayında yaptığı “Çin İş İklimi Anketi”, son 25 yılda ilk kez Amerikan şirketlerin çoğunluğunun Çin’i “yatırım önceliği” olarak görmediğini ortaya koymuştu.
Ankete katılan şirketlerin yüzde 45’i Çin’i “yatırımda öncelikli ilk 3 ülke” arasında sayarken yüzde 55’i saymamıştı.
Öte yandan şirketlerin yüzde 45’i Çin’deki iş ortamının “bozulduğunu” belirtirken en önemli sorunun, “ABD ile Çin arasında artan gerilimler” olduğu görüşünü dile getirmişti.
Amerikan danışmalık şirketlerine baskınlar
Bakan Raimondo’nun, ziyaretinde Çinli muhataplarına Amerikan şirketlerinin piyasaya erişimlerine yönelik veri güvenliği ve ulusal güvenlik gerekçesiyle engellemelere dair endişelerini gündeme getirmesi bekleniyor.
Çinli güvenlik birimlerinin Bain&Co, Mintz ve Capvision gibi ABD merkezli uluslararası denetim ve danışmanlık firmalarının ofislerine baskınlar düzenleyerek soruşturmalar yürütmesi, ülkede “devlet sırrı” ile yatırım kararları için gerekli olan açık piyasa bilgisi arasındaki sınırın bulanıklaştığına dair endişeleri ortaya çıkarmıştı.
Mayıs ayında denetim firması Mintz’in Pekin ofisi, danışmanlık firması Bain&Co’nun Şanhgay ofisi ve piyasa araştırma şirketi Capvision’ın Şanghay, Pekin, Sucou ve Şıncın ofislerine baskınlar düzenlenmişti.
Soruşturmaya uğrayan firmalardan Mintz’e 22 Ağustos’ta “onaysız istatistiki çalışma yürüttüğü” gerekçesiyle 1,5 milyon dolar para cezası verilmişti.
“Çip savaşı”nın yarattığı kaygılar
Öte yandan Washington ile Pekin arasında başta yarı iletkenler olmak üzere ileri teknoloji alanında artan rekabetin tetiklediği karşılıklı kısıtlayıcı önlemler de iş çevresinde kaygı uyandırıyor.
Çin, ABD’li mikroçip üreticisi Micron Technologies hakkında yürütülen siber güvenlik soruşturmasının ardından şirketin kritik altyapı projelerini yürüten Çinli firmalara çip ve entegre devre satışını yasaklamıştı.
Raimondo’nun Micron’a getirilen yasağı örnek göstereceği, bunun yanı sıra Amerikan şirketlerinin piyasaya erişimine dair sıkıntıları gündeme getireceği öngörülüyor.
Öte yandan ABD de son dönemde çip sektöründe Çinli şirketlere getirdiği ihracat kontrolleri ve teknoloji kısıtlamalarıyla Çin’in sektördeki teknolojik gelişimine ket vurma niyetini ortaya koymuştu.
ABD Başkanı Joe Biden, 10 Ağustos’ta imzaladığı başkanlık kararnamesiyle, yarı iletkenler ve mikro-elektronik, kuantum bilgi teknolojileri ve belirli yapay zeka sistemlerinin olduğu üç kritik teknoloji alanında Amerikan şirketlerinin Çin’e girişim sermayesi ve hisse ortaklığı yatırımlarına kısıtlama getirmişti.
2022’de kabul edilen Çip ve Bilim Yasası’nın yıl dönümüne denk gelen kararname, Washington’ın çip sektöründe ihracat kısıtlamalarının ardından yatırım kontrolleriyle Çin’in bu alandaki teknolojik kabiliyetine set çekmekteki ısrarını gösteriyor.
Çin, “tek taraflı tedbirlerden kaygılı”
Pekin yönetimi ise ziyarette ABD’nin teknoloji alanındaki ihracat kontrolleri ve yatırım kısıtlamalarıyla ilgili politikasını açıklığa kavuşturmasını bekliyor.
ABD Ticaret Bakanlığı, Raimondo’nun ziyaretinin duyurulmasından iki gün önce, 21 Ağustos’ta aralarında 27 Çin şirketinin olduğu 33 şirketi ihracat kontrolü “izleme listesinden” çıkardığını duyurmuştu.
Çin Ticaret Bakanlığından yapılan açıklamada, Washington’ın kararının “normal ikili ticarete katkı sağlayacağı” değerlendirmesinde bulunulmuştu.
Ticaret Bakanlığı Sözcüsü Şu Cüeting, Raimondo’nun ziyaretine ilişkin açıklamasında, “Çin’in acil ticari sorunlara ilişkin pozisyonunu deklare edeceğini” bildirdi.
İkili ticaret ve yatırımlardaki sıkıntının, “ABD’nin tek taraflı ve korumacılığa yönelik eylemlerinden kaynaklandığını” savunan Sözcü Şu, “İki ülke arasındaki ticari anlaşmazlıkların çözülmesini ve pratik işbirliğine yönelik tartışmalarda mesafe kaydetmeyi umuyoruz.” ifadesini kullandı.
ABD yönetiminden dördüncü üst düzey ziyaret
Raimondo’nun ziyareti, Biden yönetiminden yetkililerin bu yıl Çin’e dördündü üst düzey ziyareti olacak.
ABD Dışişleri Bakanı Blinken’ın hazirandaki ziyaretinin ardından temmuzda Hazine Bakanı Janet Yellen ve İklim Değişikliği Özel Temcilcisi John Kerry, ülkeyi ziyaret etmişti.
Ayrıca eski Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı ve ABD Dışişleri Bakanı Henry Kissinger da temmuzda Pekin’e ziyarette bulunmuş, Çin Devlet Başkanı Şi Cinping tarafından kabul edilmişti.
28 Ağustos 2023 Pazartesi
Ticaret Bakanlığı, düzenlemeye aykırı nitelikte gramaj/hacim değişiklikleriyle satışa sunulan ve söz konusu ölçü birimi değişikliğine karşın, satış fiyatında bu yönde değişiklik yapılmayan ürünlerin tespiti amacıyla 81 ilde ticaret müdürlüklerine talimat verirken denetimlere odaklandı.
Bakanlıktan yapılan açıklamada, son zamanlarda gerek ulaşan başvurular gerekse sosyal medya mecrasında yer alan paylaşımlardan, satışa sunulan ürünlerin gramaj, adet ve ağırlık gibi ölçü birimlerinin azaltıldığının, buna karşın ambalaj ve satış fiyatlarının değiştirilmemesi nedeniyle tüketicilerin ürünlerdeki bu değişikliği fark edemediğinin, böylelikle ürünlerin birim fiyatlarında gizli artış yapıldığının gözlemlendiği belirtildi.
Açıklamada, söz konusu durumun, ilgili düzenlemelerde konuya ilişkin olarak “Tüketicilere sunulan bir malda birim fiyatını farklılaştıracak şekilde, adet, uzunluk, ağırlık, alan, hacim ölçüleri ve benzeri unsurlarından birinde değişiklik yapılmasına rağmen, değişiklik yapılmadığı izlenimi uyandıran yanıltıcı ambalajlama uygulamaları” hükmü kapsamında olduğu ifade edildi.
Haksız ticari uygulamanın önüne geçilmesi ve tüketici mağduriyetlerinin önlenmesi amacıyla ülke genelinde inceleme ve denetimler gerçekleştirileceği belirtilen açıklamada, düzenlemeye aykırı nitelikte gramaj/hacim değişiklikleriyle satışa sunulan ve söz konusu ölçü birimi değişikliğine karşın, satış fiyatında bu yönde değişiklik yapılmayan ürünlerin tespit edilip tutanağa bağlanması ve ispata yönelik bilgi ve belgelerin eklenerek Reklam Kurulunca değerlendirilmek üzere gönderilmesi konusunda 81 ildeki ticaret müdürlüklerine talimat verildiği bildirildi.
İdari para cezaları uygulanacak
Açıklamada, bu kapsamda, Tüketicinin Korunması ve Piyasa Gözetimi Genel Müdürlüğüne intikal eden konuya ilişkin tespit tutanakların incelenmesinin ardından, üretici-satıcı firmaların savunmalarının alınacağı ve mevzuatın amir hükmüne aykırı mahiyetteki haksız ticari uygulamalara idari para cezaları uygulanacağı vurgulandı.
Mağduriyetlerin önüne geçmek için tüketicilere de çağrı yapılan açıklamada, şu ifadelere yer verildi:
“Satın alacakları ürünlerin ambalajlarının ve etiketlerinin dikkatle incelenmesi konusunda tüketicilerin de farkındalığa sahip olmasının önemli olduğu değerlendirilmekte olup, herhangi bir yanıltıcı ambalaj uygulamasıyla karşılaşılması halinde, Reklam Kuruluna veya ticaret il müdürlüklerine başvurulması gerekmektedir. Tüketicilerimizi aldatıcı ve yanıltıcı olan söz konusu uygulamalar Ticaret Bakanlığımız tarafından yakından takip edilmektedir. Gerek illerden gelen şikayet başvuruları ve denetim tutanakları gerekse basına ve sosyal medya mecralarına yansıyan benzer faaliyetler titizlikle takip edilmekte olup, Bakanlığımıza ulaşan bu yöndeki uygulamalar hakkında inceleme ve değerlendirmeler devam edecektir.”
25 Ağustos 2023 Cuma
Ipsos Araştırma şirketinin “kiracılar ve ev sahipleri” araştırmasına göre, kiracıların yüzde 86’sı taşınmak durumunda kalsalar aynı semtte ihtiyaçlarına ve bütçelerine uygun bir ev bulamayacaklarını düşünüyor.
Ipsos Araştırma şirketi “kiracılar ve ev sahipleri” araştırmasını yayımladı. Araştırmaya göre her 10 kiracıdan 9’unun taşınmak zorunda kalsa bütçesine uygun ev bulamayacağını düşünüyor.
Kiracıların üçte biri oturdukları evden memnun
Kiracıların yarısı oturdukları semtten memnun ancak oturdukları evden memnun olanların oranı daha düşük. Araştırmaya katılan bireylerin yüzde 48i geçen yıl oturdukları semtten memnunken; bu yıl bu oran yüzde 45’e düşmüş durumda. Oturdukları evden memnun mu diye sorulduğunda; oturdukları semtten geçen yıl memnun olanların oranı yüzde 41 iken bu yıl bu oran yüzde 35’e gerilemiş durumda.
Bütçeye uygun ev bulmayacağını düşünenlerin oranı yüzde 86
Kiracılar bugün taşınmak durumunda kalsa bütçesine uygun bir ev bulamayacağını düşünüyor. Kiracıların yüzde 86’sı taşınmak durumunda kalsalar aynı semtte ihtiyaçlarına ve bütçelerine uygun bir ev bulamayacakları görüşünde. Bu konuda zorlamayacağını düşünenlerin oranı sadece yüzde 14.
Kira artışları hem devletin oranını hem de maaşları geçti
Devletin açıkladığı enflasyon oranında kira artış oranlarına rağmen kiracıların yüzde 69’u bu oranın üzerinde bir artışı kabul etmek durumunda kalmış. Bu oran kontrat güncellemesi zamanı gelenler nezdinde yüzde 86’sı resmi kira artışı üzerinden gelen talebi kabül etmek durumunda kalmış.
Yapılan kira artışları kiracıların yarısının gelirinden daha yüksek. 2022 yılına göre 4 puanlık bir artış var.
Kirada evi olan ev sahiplerinin yarısından çoğu yaptıkları ya da yapacakları kira artışını devletin belirlediği oranda yaptığını veya yapacağını söylese de yüzde 41’i evlerinin bulunduğu semtteki ortalama kira raicine göre yapma eğiliminde. 2022 yılında bu orab yüzde 32 idi.
“Geçen yıl her iki kiracıdan biri resmi sınırdan daha fazla artış talebi ile karşılaştığını belirtiyordu, bu yıl durum kötüye gitti”
Ipsos Türkiye CEO’su Sidar Gedik verilerle ilgili “Yüksek enflasyon dönemine yeniden girdiğimizden beri ev sahipleri ile kiracılar arasındaki ilişki gündemde önemli yer tutuyor. Ortaya çıkan anlaşmazlıkların, taraflardan birinin diğerini tehdit ettiği, hatta saldırdığı örneklere kadar vardığını görüyoruz. Bir çözüm olarak hükümet konut kira artış oranlarına sınır getirdi ve bu resmi kira güncelleme oranını enflasyona paralel olarak yeniden tanımladı. Ancak bu önlem yaşanan sorunu tamamen çözmeye yetmemiş görünüyor. Geçen yıl her iki kiracıdan biri resmi sınırdan daha fazla artış talebi ile karşılaştığını belirtiyordu, bu yıl durum kötüye gitti, artık her on kiracıdan yedisi bu durum ile karşılaştığını iletiyor. Geçen sene resmi sınırdan daha fazla kira artış talebi ile karşılaşan kiracıların yaklaşık dörtte üçü bu talebi kabul etmek zorunda kaldıklarını belirtmişlerdi, bu sene ise bu durumda olan neredeyse her on kiracıdan dokuzu resmi sınırdan fazla olan artış talebini kabul etmek durumunda kalmış.
Üstelik tüm bunlar yaşanırken oturdukları semtten ve evden memnun olan kiracıların oranlarında da geçen seneye göre gerileme var. Her iki kiracıdan biri kirasının gelirinden daha hızlı şekilde arttığını paylaşıyor. Peki neden oturmaktan memnun olmadıkları bu evler için ödemekte zorlandıkları kiraları kabul ediyorlar? Çünkü neredeyse her on kiracıdan dokuzu bugün taşınmak durumunda kalsa oturduğu semtte ihtiyacına ve bütçesine göre başka bir ev bulamayacağı inancında. Daha da kötü bir durumda kalmamak için kabul ediyorlar. Ev sahibi tarafına baktığımızda ise onlar açısından da olumsuzluklar tespit ediyoruz. Geçen her on ev sahibinden altısı “son dönemde kiralar sürekli artarken evimde mevcut bir kiracının olması nedeni ile maddi kayba uğruyorum” ifadesine katılıyordu, bu yıl bu oran yükseldi, artık her on ev sahibinden yedisi bu şekilde düşünüyor. Bunun doğal sonucu olarak da ev sahipleri arasında kira gelirlerini piyasa ortalamasında tutabilmek için resmi sınırın üzerinde kira talep edenlerin oranı giderek yükseliyor. Geçen yıl her üç ev sahibinden biri resmi kira güncelleme oranından fazla bir artış talep ettiğini belirtmişti, bu sene ise oran yüzde 41’e yükselmiş durumda. Yüksek enflasyonun birçok nedeni ve sonucu var. Fiyatlama davranışındaki bozulma da hem neden hem de sonuç. Benzer bozulmanın başka alanlarda da olduğunu biliyoruz, ancak özellikle konut kiraları bu bozulmanın en net şekilde gözlemlenebildiği yerlerden biri. Kiracılar ve ev sahipleri bir kısır döngü içindeler, görünen o ki resmi güncelleme oranı tanımlamak sorunu ancak kısmen çözebiliyor, problemin ana gövdesi olduğu yerde durmaya devam ediyor” diye konuştu.