17 Ağustos 2023 Perşembe
ABD Merkez Bankası’nın (Fed) Temmuz ayı toplantı tutanaklarında enflasyonda yukarı yönlü risklerin devam ettiği, bu durumun da daha fazla faiz artışını gerektirebileceği sinyali verildi.
Fed’in Temmuz ayına ait toplantı tutanakları yayınlandı. Temmuz toplantısında yapılan 25 baz puanlık faiz artışının son olup olmadığı tartışılırken tutanaklarda, enflasyonda yukarı yönlü risklerin devam ettiği, bu durumun da daha fazla faiz artışını gerektirebileceği mesajı verildi.
Çoğu üyenin enflasyonla mücadelenin henüz bitmediği konusunda hemfikir olduğu görüldü. Açıklamada “enflasyon hala Komite’nin üzerinde seyrederken ve istihdam piyasası sıkı kalmaya devam ederken çoğu katılımcı enflasyonda yukarı yönlü riskler olduğunu düşünüyor, bu da daha fazla sıkılaşmayı gerektirebilir” ifadesine yer verildi.
Fed’in faiz artırdığı Temmuz toplantısında 2 üye faizin sabit tutulmasını destekledi. Tutanaklara göre Fed üyelerinin çoğu enflasyonda önemli derecede yukarı yönlü riskler gördü.
Bazı yetkililer ekonominin direncine rağmen büyümeye ilişkin aşağı yönlü risklere dikkat çekti. Bazı yetkililer daha sıkı finansal koşulların beklenenden daha keskin yavaşlamaya neden olacağına dair endişeli.
Fed geçen ay politika faizini yüzde 5,25 – 5,5 ile 22 yılın en yüksek seviyesine çıkarmıştı.
16 Ağustos 2023 Çarşamba
Ekonomi yönetiminde ortodoks politikalara geçisin ardından Türkiye’ye yabancı sermaye akımı hızlanırken, yabancılar daha fazla yatırım için geleneksel politikalarda istikrarın sürmesini ve daha sıkı para politikasına geçişi görmek istiyor.
Seçim sonrası değişen ekonomi yönetimine ve para politikasına yönelik uluslararası kurum ve piyasa uzmanlar görüşlerini paylaşmaya devam ediyor.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ve TCMB Başkanı Hafize Gaye Erkan’ın ortodoks politikalara yönelik tutumu ve yeni hükümetle birlikte başlayan kademeli sıkı para politikasına geçiş hem küresel kurum ve kuruluşlardan hem de piyasa uzmanları tarafından olumlu karşılanıyor.
Geçtiğimiz günlerde uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s ve İngiltere’nin önde gelen bankalarından Barclays tarafından yayımlanan raporlar gelecek döneme ilişkin olumlu sinyal verir nitelikte oldu. Moody’s yeni ekonomi yönetiminin daha ortodoks, kural bazlı ve öngörülebilir politikaya geçmesinin kredi görünümü açısından olumlu olduğu değerlendirmesi yaparken, Türk bankacılık sisteminde görünümünü ‘negatif’ten ‘durağan’a yükseltti. Bununla birlikte Barclays de, Merkez Bankası’nın Döviz rezervi artışının devam etmesine yönelik iyimser olduklarını belirten bir açıklamada bulundu.
Türkiye’nin daha fazla ortodoks politikaya ihtiyacı var
Konu özelinde, BloombergHT’nin sorularını yanıtlayan Japonya Keio Üniversitesi’nde Ekonomi Profesörü ve eski BOJ politika kurulu üyesi Sayuri Shirai yeni başkanın politika faiz oranını %8,5’ten %17,5’e artırmasını iyi bir dönüş olarak değerlendirdi. Ancak var olan ikiz açığın (cari hesap açığı ve mali açık) göz önüne alındığında Türkiye’nin daha fazla ortodoks politikaya ihtiyacı olduğunu belirtti.
Üretim ve işsizlik verileri baz alındığında Türkiye’nin çok fazla potansiyelin olduğunu belirten Shirai, yabancı sermaye akışının artması için genel olarak daha iyi bir makro ekonomik performans gösterilmesi gerektiğinin altını çizdi. Shirai, “Türkiye’nin kredi puanının iyileştirilmesi sermaye akışı için çok önemli” ifadelerini kullandı.
Parasal sıkılaşma sürdürülmeli
Rabobank Euro Bölgesi Makro Strateji Başkanı Elwin de Groot da Ortodoks politikalara dönüşün Türk tahvillerindeki fiyatlamalara da olumlu yansıdığını söyledi.
Uluslararası yatırımcıların Ortodoks politikaların uzun vadeli etkilerine daha fazla güvendiğini belirten De Groot, Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek’in kanıtlanmış bir politika geçmişi olduğunu ve TCMB Başkanı Erkan’ın da bu kapsamda kesinlikle potansiyeli olduğunu ifade etti. “Global ekonomik zayıflık sırasında parasal sıkılaştırmanın sürdürülmesi, Türkiye’nin ortodoks olmayan politika geçmişinden biçimsel olarak sıyrıldığını kanıtlamak için gerekli” değerlendirmesini yaptı.
Ekonomi yönetiminden stabil bir politika isteniyor
Zaye Capital Markets’in baş yatırım yetkilisi Naeem Aslam ise coğrafi konumu ve genç ve dinamik nüfusu nedeniyle Türkiye’nin birçok yatırımcının gözünde özel bir yeri olduğunu belirtirken uluslararası yatırımcıların yüksek enflasyon karşısında ekonomi yönetiminden daha stabil bir politika görmek istediğini sözlerine ekledi.
Yükselen enflasyonun hem kamuoyu hem de yabancı yatırımcılar problem olmaya devam ettiğini belirten Aslam, bunun nedeninin şu ana kadar ortodoks olmayan mali politikaların izlenmesi olduğunu söyledi. Ancak yeni uygulanan sıkı para politikasının “sisteme uyum sağlayacak şekilde ayarlanması” gerektiğini sözlerine ekledi.
Doğrudan yatırımlar konusunda Türkiye’nin son dönemde körfez ülkeleriyle yaptığı temaslara da değinen Zaye Capital Markets’in baş yatırım yetkilisi Naeem Aslam, bölge ülkeleri arasında baskın bir güç olduğunu vurguladı.
YAZAR: ASİYE ERDURAN
16 Ağustos 2023 Çarşamba
Almanya’da nitelikli işgücü arzında yaşanan problem imalat sanayiden sonra hizmet sektörünü de etkilemeye başladı.
Almanya’nın üretimini sınırlayan vasıflı işgücü kıtlığı daha da kötüye gidiyor.
Münih merkezli Ifo Enstitüsü tarafından yayınlanan en son araştırmaya göre, Avrupa’nın en büyük ekonomisinde daha fazla şirket bu nitelikli çalışan sıkıntısı yaşıyor.
Ankete katılan yaklaşık 9 bin firmanın yüzde 43’ünden fazlası, Temmuz ayında kalifiye işçi eksikliğinden mustarip olduğunu bildirdi. Nisan ayında bu sıkıntıyı çektiğini söyleyen şirket sayısı yüzde 42’nin biraz üzerinde gerçekleşirken, Temmuz 2022’de bu oran tüm zamanların en yüksek seviyesi olan neredeyse yüzde 50’ye kadar çıkmıştı.
Ifo’dan Stefan Sauer “Durgun bir ekonomiye rağmen, birçok şirket hâlâ çaresizce kendilerine uygun çalışanlar arıyor” diye yazdı.
Ifo, hukuk ve muhasebe şirketlerinin dörtte üçünün ihtiyaç duydukları iş gücünü bulamadıklarını ve bu durumun özellikle hizmet sektörünü çok sert bir şekilde etkilendiğini söyledi. Ifo’ya göre ayrıca ulaşım, mimarlık ve mühendislik için de benzer sorunlar söz konusu.
Almanya, Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesinin ardından enerji fiyatları ve enflasyonun artmasının ardından kış aylarında resesyon dönemine girdi. O zamandan beri özellikle imalat sanayideki düşüş dikkat çekti. Şimdi ise hizmet sektöründe de zayıflık ortaya çıkmaya başladı.