10 Kasım 2023 Cuma

Dünya Bankası İcra Direktörleri Kurulu, Türkiye’deki şirketlerin yeşil dönüşümünü desteklemek ve Türkiye’nin sermaye piyasalarındaki iklim finansmanını arttırmak için 155 milyon dolar tutarında krediyi onayladı.

Dünya Bankası, Türkiye’deki şirketlerin yeşil dönüşümü için sermaye finansmanını arttırmaya yönelik 155 Milyon dolar kredi sağladı.

Dünya Bankası tarafından yapılan açıklamaya göre, kredi tutarları Türkiye Sınai Kalkınma Bankası (TSKB) aracılığıyla, TSKB de bu fonları Türkiye Yeşil Fonu’nun kısmi olarak sermayelendirilmesi için kullanacak. Kredi, Türkiye’nin önemli varlık yönetimi şirketlerinden Maxis Girişim Sermayesi Portföy Yönetimi A.Ş. (Maxis) ile Proje kapsamındaki proje uygulayıcı kuruluş tarafından yönetilecek.

Büyüklük 403 milyon dolar

Projenin toplam büyüklüğünün, Dünya Bankası kredisine ek olarak fon düzeyinde ve yatırım yapılan şirket düzeyinde toplam 250 milyon dolar tutarındaki özel sermayenin harekete geçirilmesiyle birlikte 405 milyon dolara ulaşması bekleniyor.

Proje eşzamanlı olarak, şirketlerin karbondan arınma uygulamalarını ve yeşil teknolojilere yaptıkları yatırımları, gösterim niteliğindeki bir yeşil fon yoluyla Özel Sermaye sektörünün geliştirilmesini, finansal sektörün çeşitlendirilmesini ve şirketlerin çeşitlendirilmiş uzun vadeli finansmana erişimlerinin geliştirilmesini, yüksek şirket kaldıraç oranlarının düşürülmesini ve yeşil dönüşüme ve geliştirilmiş iklim eylemine yönelik finansmanın hızlandırılmasını destekleyecek.

“Türkiye’de en büyük CO2 kaynağı enerji ve imalat sanayi”

Dünya Bankası’nın 2022 yılında yayınladığı Ülke İklim ve Kalkınma Raporuna göre, Türkiye’deki şirketlerin karbondan arındırmak, iklim değişikliğine uyum sağlamak, Türkiye’nin yeşil dönüşümüne katkıda bulunmak, büyüme potansiyellerini artırmak ve istihdam yaratmak için yeşil teknolojilere yatırım yapması gerekiyor.

Enerji sektörü en büyük CO2 emisyon kaynağı ve bu sektörü imalat sanayii ve tarım sektörleri izliyor. Türkiye’nin belirlediği yeşil hedeflere ulaşabilmesi için şirketlerin karbondan arınmaları gerekiyor. Aynı zamanda, özellikle AB Yeşil Mutabakatının ardından, şirketlerin büyüme potansiyellerini korumaları için karbondan arınmaları önemli olacak. Şirketlerin yeşil dönüşüme yönelik yatırım ihtiyaçlarının mahiyeti göz önüne alındığında, bilgi transferi ile birlikte uzun vadeli finansmana da ihtiyaç duyulacak, ancak yeşil yatırımlara yönelik finansman kaynakları yeterli değildir, çoğunlukla kısa vadeli banka kredilerinden oluşmaktadır ve yeşil sermaye piyasası araçlarının gelişimi yetersiz.

Dünya Bankası Türkiye Ülke Dirtektörü Humberto Lopez kredinin onaylanması vesilesiyle yaptığı açıklamada şunları vurguladı:

“Özsermaye finansmanı, uzun vadeli risk sermayesi sağlar ve bu fonları şirketlerin yeşil dönüşüm süreci için hayati önem taşıyan bir başka unsur olan uzmanlık bilgisi transferiyle birleştirir. Türkiye Yeşil Fonu aracılığıyla, Türkiye, yatırımcıların yeşil yatırım fırsatlarına ilişkin bir arayış içerisinde olduğu küresel eğilimden de faydalanabilecektir.”

Eşitlikçi yatırımlar geliştirilecek

Türkiye Yeşil Fonu, açık bir Yatırım Politikası Beyanı ve Yeşil Yatırım Çerçevesi doğrultusunda, özellikle KOBİ’ler ve orta ölçekli şirketler olmak üzere yeşil veya yeşil dönüşüm sürecindeki yenilikçi şirketlere yapılan yatırımlara öncelik verecek. Proje aynı zamanda yatırım potansiyeli olan kadınları kapsayıcı şirketleri belirleyerek eşitlikçi yatırımları da geliştirecek.

Bu proje sayesinde, Türkiye’nin finans sistemi özel sermayeyi çekerken, özel sermaye sektörü derinleşecek ve Yeşil Yatırım Çerçevesi içerisindeki fonlardan faydalanacak; TSKB sermaye piyasası faaliyetleri yoluyla yeşil finansmana öncülük etme kapasitesini arttıracak; şirketler karbonsuzlaşma süreçleri ve yeşil teknoloji yatırımları için uzun vadeli finansmana erişebilecek, finansmanlarını borçtan özsermaye doğru bir değişimle çeşitlendirebilecek.

Dünya Bankası Proje Ekibi Liderleri Gunhild Berg ve Etkin Özen proje ile ilgili olarak, “Proje sonuçta düşük karbonlu ve iklime dirençli bir ekonomiye geçişi destekleyecek, finansal sektörün çeşitlendirilmesine katkıda bulunacak ve uzun vadeli finansman, sermaye piyasaları ve istihdam yaratma için yerli kaynakların geliştirilmesini destekleyecektir. Önerilen yapı ve sermaye piyasası araçları üzerindeki odak sayesinde, proje özel sermayeyi çekme ve piyasa yaratma konusunda önemli bir potansiyele sahiptir” değerlendirmesini yaptı.

(Kaynak: BloombergHT.com )

10 Kasım 2023 Cuma

Menkul kıymet tesisi uygulamasının görünürde iki amacı vardı. Bunlardan ilki Kur Korumalı Mevduatlara (KKM) geçişleri hızlandırmak, diğeri de kredilerdeki büyümeyi sınırlayarak iç talebi baskılamak ve enflasyon üzerindeki baskıyı azaltmaktı. Bunun yanı sıra ticari kredilerde belirlenen kriterlerin üzerinde faiz uygulayan bankalar da menkul kıymet tesis etmek zorunda kaldı. Geriye dönüp 18 aylık döneme baktığımızda tek taşla söylenenden daha fazla kuşun hedeflendiğini görüyoruz.

Döviz kurlarında 2021 yılının son baharında yaşanan sert yükselişler 2022 yılına girerken ekonomi yönetiminin de sert tedbirler almasını beraberinde getirdi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 20 Aralık 2021 Pazartesi günü kabine toplantısından sonra
akşam saatlerinde açıkladığı Kur Korumalı Mevduat uygulaması dövizdeki sert yükselişi tersine çevirdi. Dolar kuru birkaç günde 18 liradan 10 liraya kadar düşse de kalıcı olmadı ve yönünü yeniden yukarı çevirdi. Doların yeniden 17 lira seviyelerine doğru yönelmesi ekonomi yönetimini harekete geçirdi. 10 Haziran 2022’ye geldiğimizde menkul kıymet tesisi uygulamasının 18 ay sürecek yolculuğu başladı.

Ekonomi yönetimi 10 Haziran 2022’de yayımlanan tebliğ ile döviz mevduatlarına Türk lirası cinsinden uzun vadeli sabit faizli menkul kıymet tesis etme zorunluluğu getirdi. Türk lirası mevduata dönüşüm oranında verilen hedefi tutturamayan bankalara getirilen menkul kıymet tesisi zorunluluğuna ilerleyen haftalarda kredi büyümesi kriteri de eklendi. Buna göre ekonomi yönetiminin belirlediği kredi büyüme hızını aşan bankalar da aştıkları tutar kadar menkul kıymet tesis etmek durumunda kaldılar. Bunların yanı sıra bankaların kullandırdığı ticari krediler için
belirledikleri faiz oranlarına göre de menkul kıymet tesisi getirildi. Buna göre ticari kredilerde Merkez Bankası’nın yıllık bileşik referans faiz oranın 1,4 ile 1,8 katı arasında yıllık bileşik faizle kullandırılan kredi tutarının yüzde 20’si, 1,8 katı üzerinde faizle kullandırılacak kredi tutarlarının da yüzde 90’ı oranında menkul kıymet tesis edilmesine karar verildi. Menkul kıymet tesisi uygulamasına getirilen bu şartlar bankaların tam anlamıyla sabit faizli devlet iç borçlanma
senetlerine (DIBS) hücum etmelerine neden oldu.

Bankaların Mayıs 2022’ye kadar 195 milyar lira civarında olan teminattaki menkul kıymetlerinin tutarı hızla artarak Eylül 2022’de 450 milyar liraya, 2022 sonunda 640 milyar liraya ve Haziran 2023’te de 1 trilyon liraya ulaştı. Yeni ekonomi yönetiminin attığı normalleşme adımlarıyla birlikte de haziran ayından bu yana 1 trilyon lira civarında yatay bir seyir izliyor. Bu artışın enflasyon kaynaklı ya da bankaların menkul kıymetler kalemindeki genel bir artışa bağlı olup olmadığının ayrımını yapabilmek için bankaların teminata verdikleri menkul kıymetlerin ellerinde tuttukları toplam menkul kıymetlere oranına baktık. Grafikten de görüleceği üzere bankaların menkul kıymetler kalemlerindeki artış tamamen menkul kıymet tesisi uygulaması nedeniyle teminata vermek üzere aldıkları DİBS’lerden kaynaklanıyor. Mayıs 2022’ye kadar bankaların teminata verdiklerin menkul kıymetlerin toplam menkul kıymetlerine oranı yüzde 20-24 bandında hareket ederken, 2022 mayıs ortasından itibaren hızlı ve sürekli bir artışa geçiyor. Teminata verilen menkul kıymetlerin oranı bir yıllık sürede yüzde 22’de yüzde 60’a kadar çıkıyor.

(Kaynak: BloombergHT.com )

10 Kasım 2023 Cuma

Asya-Pasifik piyasaları Fed Başkanı Jerome Powell’ın enflasyonu düşürmek için daha fazla çalışmaya ihtiyaç duyulabileceğinin sinyalini vermesiyle Cuma günü düştü.

Asya-Pasifik piyasaları Cuma günü düştü ve ABD piyasalarının gece boyunca olumsuz bir görünüm sergilemesi üzerine önceki seansta elde ettiği küçük kazanımlardan geri çekildi.

ABD gösterge S&P 500 endeksi, Hazine getirilerinin artması ve Fed Başkanı Jerome Powell’ın enflasyonu düşürmek için daha fazla çalışmaya ihtiyaç duyulabileceğinin sinyalini vermesiyle sekiz günlük yükseliş serisine son verdi.

Japonya’nın Nikkei 225 endeksi önceki seanstaki yaklaşık yüzde 1,5’lik kazancın ardından yüzde 0,92 düştü. Topix açılışta yüzde 0,65 düştü.

Güney Kore’de Kospi perşembe günkü kazanımların ardından yine düşüşle yüzde 0,92 düşüşle açılırken, Kosdaq açılışta yüzde 1,67 kayıp yaşadı.

Hong Kong’un Hang Seng endeksi yüzde 1,43 düşüşle açılırken, Çin’in CSI 300 endeksi açılışta yüzde 0,55 düştü.

Avustralya’da S&P/ASX 200 yüzde 0,55 düşüşle işlem gördü.

(Kaynak: BloombergHT.com )