09 Ekim 2023 Pazartesi

İSO Türkiye İmalat Sektörü İhracat İklimi Endeksi Eylül’de 49,0 ile eşik değerin altında kaldı

İstanbul Sanayi Odası (İSO) Türkiye İmalat Sektörü İhracat İklimi Endeksi eşik değer 50,0’nin altında kalarak Eylül 2023’te 49,0 olarak gerçekleşti.

Ağustos ayında da eşik değerin altında kalan endeks 49,1 olarak gerçekleşmişti. Türk imalatçılarının ihracat pazarlarındaki genel talep koşulları özellikle Avrupa’daki zayıflık nedeniyle eylül ile üst üste iki ay bozulmuş oldu.

İhracat iklimindeki zayıflama büyük ölçüde Avrupa’dan gelen talebin azalmasından kaynaklandı. Türk imalatçılarının Avrupa’daki en büyük dört ihracat pazarı olan Almanya, Birleşik Krallık, İtalya ve Fransa’da ekonomik aktivite eylül ayında düşüş kaydetti. ABD’de ekonomik aktivite üçüncü çeyrek sonunda da genişlemeyi sürdürdü. Üretim ağustosta olduğu gibi çok sınırlı bir artış gösterdi. Orta Doğu’da talep ise genel olarak canlılığını korudu.

Türkiye imalat sektörünün ana ihracat pazarlarındaki faaliyet koşullarını ölçen İstanbul Sanayi Odası (İSO) Türkiye İmalat Sektörü İhracat İklimi Endeksi’nin Eylül 2023 dönemi sonuçları açıklandı. Endekste eşik değer olan 50,0’nin üzerinde ölçülen tüm rakamlar ihracat ikliminde iyileşmeye, 50’nin altındaki değerler ise bozulmaya işaret ediyor.

İstanbul Sanayi Odası Türkiye İmalat Sektörü İhracat İklimi Endeksi, eylülde eşik değer 50,0’ın altında kaldı ve 49,0 olarak gerçekleşti. Ağustos ayında 49,1 olan İstanbul Sanayi Odası Türkiye İmalat Sektörü İhracat İklimi Endeksi, eylülde 49,0’a gerileyerek üst üste iki ay 50,0 olan eşik değerin altında kalmış oldu.

Avrupa’dan gelen talep azaldı

Türk imalatçılarının ihracat pazarlarındaki genel talep koşulları özellikle Avrupa’daki zayıflık nedeniyle eylül ile üst üste iki ay bozuldu. Büyümenin merkezi yine Orta Doğu ve Hindistan olurken, ABD’de talep koşulları üçüncü çeyrek sonunda genel olarak istikrarlı seyretti. İhracat pazarlarının talep koşullarındaki bozulma bir önceki aya oldukça yakın seyretti. İhracat iklimindeki zayıflama büyük ölçüde Avrupa’dan gelen talebin azalmasından kaynaklandı. Türk imalatçılarının Avrupa’daki en büyük dört ihracat pazarı olan Almanya, Birleşik Krallık, İtalya ve Fransa’da ekonomik aktivite eylül ayında düşüş kaydetti. Bu pazarlar toplamda Türk imalat sanayi ihracatının yaklaşık yüzde 23’ünü oluşturuyor. Avrupa’nın diğer ülkelerine bakıldığında, Hollanda, Avusturya, Polonya ve Çek Cumhuriyeti’nde de üretimin azaldığı görüldü. İspanya, İrlanda ve Yunanistan’daki büyüme ise görece pozitif oldu.

Orta Doğu’da talep canlılığını korudu

Öte yandan, ABD’de ekonomik aktivite üçüncü çeyrek sonunda da genişlemeyi sürdürdü. Üretim ağustosta olduğu gibi çok sınırlı bir artış gösterdi. Orta Doğu’da talep genel olarak canlılığını korudu. Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Suudi Arabistan’da büyüme ivme kazanırken, Katar’da da ekonomik aktivite belirgin artış sergiledi. Mısır ve Lübnan’da ise üretimin azaldığı görüldü.

Orta Doğu hariç tutulduğunda, anket kapsamında takip edilen ülkeler içerisinde en hızlı genişleme Hindistan’da ölçüldü. Bu ülkede büyüme bir önceki aya çok yakın seyretti ve güçlü seyrini korudu.
Diğer BRIC ülkelerinin performanslarında ise farklılıklar gözlendi. Rusya’da üretim belirgin bir şekilde artmaya devam ederken, Çin’de büyüme son dokuz ayın en düşük seviyesine geriledi. Brezilya’da ekonomik aktivite ağustos ayındaki hafif artışın ardından yeniden düşüşe geçti. Bu düşüş hafif olmasına rağmen yaklaşık son iki buçuk yılın en belirgin düzeyinde gerçekleşti.
İstanbul Sanayi Odası Türkiye İhracat İklimi Endeksi hakkında değerlendirmede bulunan S&P

Global Market Intelligence Ekonomi Direktörü Andrew Harker, şunları söyledi:
“Avrupa’daki ekonomik zayıflık eylül ayında Türk imalatçıları için engel oluşturmaya devam etti ve üçüncü çeyrek sona ererken dış pazar satışları açısından firmaların önündeki seçenekleri sınırlandırdı. Buna ek olarak ABD’deki büyümenin ılımlı seyretmesi sonucu, kilit ihracat pazarları içerisinde talep artışının ana kaynağı yine BAE oldu. Rusya’da da ekonomik aktivite dirençli görünümünü korudu.”

(Kaynak: BloombergHT.com )

09 Ekim 2023 Pazartesi

Avrupa Merkez Bankası (AMB) Başkanı Christine Lagarde, yüzde 2 enflasyon hedefine ulaşacaklarına güvendiğini söyledi. 

La Tribune Dimanche’ye bir röportajda konuşan Avrupa Merkez Bankası (AMB) Başkanı Christine Lagarde, “Enflasyonu yüzde 2’ye getirmek istiyoruz ve başaracağız” dedi ve enflasyon sarmalının “kesinlikle önlenmesi gerektiğini” ekledi.

AMB geçen ay borçlanma maliyetlerini art arda 10’uncu kez artırarak mevduat faizini yüzde 4’e rekor seviyeye çıkardı. Politika yapıcıların çoğu bu seviyenin bir süre daha korunmasının enflasyonun hedefe geri getirilmesi için yeterli olması gerektiğini belirtirken, daha şahin yetkililer daha fazla artışın gerekebileceğini belirtiyor.

Kurumunun en son politika duruşunu tekrarlayarak, “AMB’nin temel faiz oranları, yeterince uzun bir süre sürdürüldüğü takdirde enflasyonun hedefimize mümkün olan en kısa sürede getirilmesine kararlı bir şekilde katkıda bulunacak seviyelere ulaştı” dedi.

Demecinde Avrupa’nın doğal gaz rezervlerinin durumu konusunda da Lagarde, “Eylül itibariyle Avrupa’nın gaz rezervlerinin yüzde 90’ından fazlası doldu, bu da kışı çok daha güvenle karşılamamızı sağlıyor” diye konuştu.

(Kaynak: BloombergHT.com )

09 Ekim 2023 Pazartesi

IMF ekonomistleri Türkiye ziyaretini tamamlayarak büyüme tahminlerini hafta sonu açıkladı. Buna göre IMF Türkiye büyümesinin 2023’teki yüze 4’ten 2024’te yüzde 3,25’e yavaşlamasını tahmin ediyor. Fonun Türkiye cari açık/GSYH beklentisi 2024 için yaklaşık yüzde 3 seviyesinde. 2024 yıl sonu itibarıyla enflasyonun yüzde 46’ya gerilemesini bekleyen IMF bu yılın ise yüzde 69 enflasyonla tamamlanmasını öngörüyor.

Uluslararası Para Fonu (IMF) Türkiye’ye gerçekleştirdiği ziyaretin ardından hazırladığı raporda, seçimlerin ardından göreve gelen ekonomi yönetiminin politika değişikliğini memnuniyetle karşıladıklarını bildirdi.

James P. Walsh liderliğindeki bir ekip, son ekonomik gelişmeleri, görünümü ve politikaları görüşmek üzere 25-29 Eylül 2023 tarihleri arasında Türkiye’yi ziyaret etmişti.

IMF’den Türkiye ziyaretiyle ilgili yayımlanan raporda, politika faizinin yükseltilmesi, vergilerin artırılması ve bazı finansal sektör önlemlerinin serbestleştirilmesi yönündeki son adımların, riskleri azalttığını ve yatırımcı güvenini artırdığını belirterek, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) rezerv pozisyonunun da iyileştirdiği ifade edildi.

IMF ekonomistlerinin Türkiye ziyareti sonrası hazırladıkları raporda yayımlanan tahminlere göre, IMF Türkiye büyümesinin 2023’teki yüzde 4’ten 2024’te yüzde 3,25’e yavaşlamasını öngördü.

Fonun Türkiye cari açık/GSYH beklentisi 2024 için yaklaşık yüzde 3 seviyesinde. 2024 yıl sonu itibarıyla enflasyonun yüzde 46’ya gerilemesini bekleyen IMF bu yılın ise yüzde 69 enflasyonla tamamlanmasını öngörüyor. IMF, tahminlerinin politika faizinin artırılması ve finansal sektörde bazı önlemlerin serbestleştirilmesini yansıttığını belirtti.

Teknik analizler

Politika faizinin yükseltilmesinin olumlu bulunduğu ve olumlu sonuçlar verdiği savunulan değerlendirmede, “Enflasyonun kalıcı olarak düşürülmesi için politika faizinin artırılmayı devam edilmesine ihtiyaç duyulmaktadır. Bunun yanında para ve kredi piyasalarına fiyat işaretlerinin gücünü artırmak için, niceliksel önlemlere (makro ihtiyati tedbirler kastediliyor) daha az güvenilmesi gerekir. Bu uygulama piyasa fiyatlı bir getiri eğrisinin sabitlenmesine yardımcı olacaktır” denildi.

Yüksek politika faizinin piyasaların fonlarını daha verimli kullanması yoluyla TL’nin de destekleneceği, böylece döviz kuru kanalıyla (güçlü TL) enflasyonla mücadelenin desteklenmiş olacağı belirtildi. Yüksek faizlerin bankalara olan etkisinin halen yönetilebilir seviyede olduğu ancak bankaların kısa vadelere hazırlandıkları izlenimi alındığı vurgulandı.

IMF açıklamasında rezervlerin artırılması yönündeki politikanın anlaşılabilir olduğu ancak risk oluşturmadan “iyi fırsatlar değerlendirilerek” rezervin artırılması, alım yönünde müdahale yapılmaması gerektiği savunuldu.

IMF, ayrıca makro ihtiyati tedbirlerdeki gevşemenin olumlu olduğunu, daha ileri gidilebileceğini ancak liralaşma ve kur korumalı mevduat gibi tedbirlerdeki gevşemenin daha temkinli şekilde ilerlemesi gerekebileceğini, reel politika faizinin nötr seviyeyi geçmesinin beklenmesi gerekebileceğini vurguladı.

(Kaynak: BloombergHT.com )